çözgü


çözgü

Yaşamın tüm rayihası kimsece bilinmeyen, sağlamca gerilen çözgümüzdedir.


 / Setterhan ikinci turu bitirmişti. 

"Yanılıyorsun" dedi. "Çözgü halının iskeleti değil mi? Onun bütün yükünü çeken; üstelik arkada kalmayı, gadre uğramayı, hiç görünmemeyi de içine sindiren çözgüyü nasıl halından ayrı düşünürsün? İyi bir çözgü geremezsen halı daha bidayette yanlış başlamaz mı?"* /

  + çözgü: dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler, arış.


  Sinede yanıp kor olan bir ruh; bilmeyi bildikçe, bilmediklerini gördükçe kimsesizliğin o garip kuyusuna düşer. Kuyu bu, kimin ne vakit yolunun kesişeceği bilinmez. İşte ruh, bu kimsesizlikte ıtır kokmayı öğrenir: kokmayı ama koklanmamayı. Kokusunun güzelliğini tanır ama tanınmayacağını bilir. 

  Ruh, ardı arkası kesilmiş seslerin ve nefeslerin yolunda ıtır kokmayı öğrenir. Dokunan halıların kıymetinden anlayanların ilk önce halının arkasına baktığını okudum. Ruh, halının arka yüzüdür. Bu yüze kıymet biçmek lazımdır. Itır kokanın kıymetlendirilmesi gerektir. Kuyudan kurtaran da, kuyuyu Yusuf'un zindanı yapan da işte sağlamca gerilen çözgüdür. Odur ki: sevmektir, gülebilmek ya da ağlayabilmek, adalettir, yumuşak huyluluk, sabırdır, niyettir belki çünkü inanırız fiiliyat niyete göre yoklanır, belki sebat etmektir. 

  Çözgü tıpkı vücudun maddi ekseninin diğer yarısıdır. Diyor ya, 'çözgüyü nasıl halından ayrı düşünürsün?' İnsanın manevi afakını maddi cihetinden nasıl ayrıştırabilirim? Beş vakit besleyip sapasağlam germem gereken bir çözgü var. Yılın on ikide birinde varlığı sahibine bağlamama vesile olan bir çözgü var. Karşılaştığım her insanda anımsamam gereken, kollamam gereken, bir çözgü var. Senin benim, benim senin iyileştirmem gereken, koparmamam bir çözgüsü var. Zübde-i alem olanın kainata sır gibi uzattığı bir çözgüsü var.

  Peki ya, çözgüyü iyi geremezsek? Hayatlarımızda avuçlarımızın içinde kaydırarak iki taraflı ne sıkıca ne de gevşekçe olmayarak germemiz gereken bir çözgümüz var. Çözgümüz sağlam olsun ki hem bidayetimiz hem nihayetimiz hidayet üzere olsun. Kimse bilmesin ama bilmesi gereken bilsin. 

Yaraları saran, sağlamca gerilen çözgüdür. 

 

*Nar ağacı,sayfa 134

*Fotoğraf: Ömer Faruk Atabek, gül koklayan





Yorumlar